10 Aralık 2012 Pazartesi

Skolyoz tedavisi




Manuplatif yaklaşım


İlk kez skolyoz tanısı ile karşılaşıldığında bir korku duyulur. Nasıl bir hastalık ? Şimdi ne olacak ? Daha da ilerler mi ? İlerleyen günlerde biraz daha araştırıldığında, ameliyat olunması gereken bir hastalık olduğu öğrenilir ve ister istemez ameliyat çeşitleri öğrenilmeye çalışılır. Araştırdıkça daha büyük bir korku kaplar içinizi. Daha sonra da hangi hastane ve hangi doktora gidilmesi gerektiği üzerine bir araştırma süreci başlar.

Evet, skolyoz eğer çok ilerleyecek olursa ortopedik cerrahi girişim gerektiren bir rahatsızlıktır. Ameliyat öncesi ve sonrası da oldukça sıkıntılı bir süreçtir.

Ancak erken dönemde saptandığında ve osteopatik manuel terapi uygulandığında oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır.

Daha önceki yazımda osteopatinin ne olduğunu anlatmaya çalışmıştım. Skolyozda osteopatik açıdan ne yapılacağına bakacak olursak; klasik fizik tedavi yaklaşımından farklı olarak, skolyoz üç boyutlu olarak değerlendirilir. Skolyoz üç boyutlu bir rahatsızlıktır ve tedavisi de buna göre planlanmalıdır.

Gözünüzde canlandırmaya çalışırsanız, vücudumuzun ortasından geçen bir omurgamız var ve omurga alt ucunda kalçamızı oluşturan leğen kemiği ( pelvis ) ile bağlantılı. Kalça bölgesine de  bağlanan bacaklarımız var. Omurganın üst bölgesinde ise yine omurga ile eklemleşen kaburgalarımız bulunmakta, bunlara da bir şekilde kollarımız bağlanıyor. Omurganın en üstü ise kafatasımızla bağlantılı. Yani bizler aslında tüm bedenimizle omurganın etrafında yaşamımızı sürdürüyoruz. Hal böyle olunca da omurgadaki postür bozuklukları tüm bedenimizi etkiliyor. Skolyozda sadece omurganın sağa ve/veya sola eğimi değil,  kendi ekseni etrafında dönmesiyle oluşan rotasyon ( dönme ) deformitesi de bulunmaktadır. Bu duruma rotoskolyoz adı verilir. İlerleme sürecinde omurgada yanlara doğru olan eğilme ve dönme meydana gelirken, beraberinde tüm bu bağlantılı yapılardaki dokularda ( fasial doku ) gerginlikler oluşmaya başlar. Omurga sağa veya sola doğru eğildiğinde içbükey olan taraftaki dokular kısalmaya ve omurgadan uzaklaşmaya, dışbükey olan taraftaki dokular da uzamaya ve omurgaya yaklaşmaya başlarlar. Kısalan dokular daha da kısalma eğilimindedir ve beraberinde önce kalça kemiği daha sonra kalça eklemi ve ayak tabanına kadar olan bölgeye bu kısalığın etkisini yansıtmaya başlar. Ancak skolyozun nedeni sadece kısalan dokular değildir. Kısalan dokular daha da kısalarak omurganın daha fazla eğilmesine yol açarken uzayan dokular da daha fazla uzayarak bu duruma katkıda bulunur. Bir anlamda omurga etrafındaki dokularla birlikte bir kısır döngüye girmiştir. Omurganın eğikliği sonucunda dokularda bu değişimler olurken vücutta dengeyi sağlamak için eğim yönünün tersine 2. bir eğim daha ortaya çıkar. Çoğunlukla C şeklinde başlayan  eğim S şeklini almaya başlar. Bunda amaç yer değiştirmiş olan ağırlık merkezini dengelemektir. Aynı süreçte sırt bölgesinde iç bükey olan taraftaki kaburgalar birbirine yaklaşmaya dışbükey olan tarafta ise birbirlerinden uzaklaşmaya başlarlar. Omurgalarda dönme de buna eklenecek olursa, bu dönme sırasında omurgayla eklem yapan kaburgalarda da aynı yönde dönme hareketi meydana gelir. Bu durumdan da elbette ki kürek kemiği ve omuzlar da etkilenir. Kuşkusuz her skolyoz bu şekilde bir gelişim göstermez. Kimi durumlarda skolyozun ilerlemesi durabildiği gibi kimi durumlarda da hızlı bir gidiş söz konusudur. Bu nedenle skolyozlu hastalarda takip çok önemlidir.Belli aralarla yapılacak kontrollerle skolyozun ilerleme hızı saptanmalıdır.

Bu anlatılanların ışığında, elbetteki skolyoz sadece omurgaya yönelik olarak yapılacak girişimlerle düzeltilemez. Skolyozun manuplatif tedavisinde kısalan dokuların uzatılmasına uzayan dokuların kısaltılmasına çalışıldığı gibi omuzlar, kaburgalar ve aşağıya doğru kalça ve ayaklarda da oluşmuş olan değişiklikler giderilmelidir. Hasta açısından bu yöntemin tek sakıncası tedavinin uzun sürmesidir. Sadece teorik olarak değil, pratikte de gördüğüm kadarıyla; erken dönemde ve gerekli zaman harcanarak yapılan manuplatif tedavi, cerrahi aşamasına gelmemiş olgularda, şu an için tek seçenek gibi durmaktadır.Skolyoz tedavisi konusunda daha ayrıntılı yazılarımı yeni açtığım bloğumda okuyabilirsiniz.  

Hiç yorum yok: