İlk kez skolyoz tanısı ile karşılaşıldığında bir korku
duyulur. Nasıl bir hastalık ? Şimdi ne olacak ? Daha da ilerler mi ? İlerleyen
günlerde biraz daha araştırıldığında, ameliyat olunması gereken bir hastalık
olduğu öğrenilir ve ister istemez ameliyat çeşitleri öğrenilmeye çalışılır.
Araştırdıkça daha büyük bir korku kaplar içinizi. Daha sonra da hangi hastane
ve hangi doktora gidilmesi gerektiği üzerine bir araştırma süreci başlar.
Evet, skolyoz eğer çok ilerleyecek olursa ortopedik cerrahi
girişim gerektiren bir rahatsızlıktır. Ameliyat öncesi ve sonrası da oldukça
sıkıntılı bir süreçtir.
Ancak erken dönemde saptandığında ve osteopatik manuel
terapi uygulandığında oldukça iyi sonuçlar alınmaktadır.
Daha önceki yazımda osteopatinin ne olduğunu anlatmaya
çalışmıştım. Skolyozda osteopatik açıdan ne yapılacağına bakacak olursak;
klasik fizik tedavi yaklaşımından farklı olarak, skolyoz üç boyutlu olarak
değerlendirilir. Skolyoz üç boyutlu bir rahatsızlıktır ve tedavisi de buna göre
planlanmalıdır.
Gözünüzde canlandırmaya çalışırsanız, vücudumuzun ortasından
geçen bir omurgamız var ve omurga alt ucunda kalçamızı oluşturan leğen kemiği (
pelvis ) ile bağlantılı. Kalça bölgesine de
bağlanan bacaklarımız var. Omurganın üst bölgesinde ise yine omurga ile
eklemleşen kaburgalarımız bulunmakta, bunlara da bir şekilde kollarımız
bağlanıyor. Omurganın en üstü ise kafatasımızla bağlantılı. Yani bizler aslında
tüm bedenimizle omurganın etrafında yaşamımızı sürdürüyoruz. Hal böyle olunca
da omurgadaki postür bozuklukları tüm bedenimizi etkiliyor. Skolyozda sadece
omurganın sağa ve/veya sola eğimi değil,
kendi ekseni etrafında dönmesiyle oluşan rotasyon ( dönme ) deformitesi
de bulunmaktadır. Bu duruma rotoskolyoz adı verilir. İlerleme sürecinde
omurgada yanlara doğru olan eğilme ve dönme meydana gelirken, beraberinde tüm
bu bağlantılı yapılardaki dokularda ( fasial doku ) gerginlikler oluşmaya
başlar. Omurga sağa veya sola doğru eğildiğinde içbükey olan taraftaki dokular
kısalmaya ve omurgadan uzaklaşmaya, dışbükey olan taraftaki dokular da uzamaya
ve omurgaya yaklaşmaya başlarlar. Kısalan dokular daha da kısalma eğilimindedir
ve beraberinde önce kalça kemiği daha sonra kalça eklemi ve ayak tabanına kadar
olan bölgeye bu kısalığın etkisini yansıtmaya başlar. Ancak skolyozun nedeni
sadece kısalan dokular değildir. Kısalan dokular daha da kısalarak omurganın
daha fazla eğilmesine yol açarken uzayan dokular da daha fazla uzayarak bu
duruma katkıda bulunur. Bir anlamda omurga etrafındaki dokularla birlikte bir
kısır döngüye girmiştir. Omurganın eğikliği sonucunda dokularda bu değişimler
olurken vücutta dengeyi sağlamak için eğim yönünün tersine 2. bir eğim daha
ortaya çıkar. Çoğunlukla C şeklinde
başlayan eğim S şeklini almaya başlar. Bunda amaç yer değiştirmiş olan ağırlık
merkezini dengelemektir. Aynı süreçte sırt bölgesinde iç bükey olan taraftaki
kaburgalar birbirine yaklaşmaya dışbükey olan tarafta ise birbirlerinden
uzaklaşmaya başlarlar. Omurgalarda dönme de buna eklenecek olursa, bu dönme
sırasında omurgayla eklem yapan kaburgalarda da aynı yönde dönme hareketi
meydana gelir. Bu durumdan da elbette ki kürek kemiği ve omuzlar da etkilenir.
Kuşkusuz her skolyoz bu şekilde bir gelişim göstermez. Kimi durumlarda
skolyozun ilerlemesi durabildiği gibi kimi durumlarda da hızlı bir gidiş söz
konusudur. Bu nedenle skolyozlu hastalarda takip çok önemlidir.Belli aralarla
yapılacak kontrollerle skolyozun ilerleme hızı saptanmalıdır.
Bu anlatılanların ışığında, elbetteki skolyoz sadece
omurgaya yönelik olarak yapılacak girişimlerle düzeltilemez. Skolyozun
manuplatif tedavisinde kısalan dokuların uzatılmasına uzayan dokuların
kısaltılmasına çalışıldığı gibi omuzlar, kaburgalar ve aşağıya doğru kalça ve
ayaklarda da oluşmuş olan değişiklikler giderilmelidir. Hasta açısından bu
yöntemin tek sakıncası tedavinin uzun sürmesidir. Sadece teorik olarak değil,
pratikte de gördüğüm kadarıyla; erken dönemde ve gerekli zaman harcanarak
yapılan manuplatif tedavi, cerrahi aşamasına gelmemiş olgularda, şu an için tek
seçenek gibi durmaktadır.Skolyoz tedavisi konusunda daha ayrıntılı yazılarımı yeni açtığım bloğumda okuyabilirsiniz.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder