KAS DENGESİZLİĞİ :
Vücudumuzun sağ ve sol yarıları birbirine simetriktir. Bu simetri, dengeli bir vücudun daha randımanlı çalışması nedeniyle, evrim sırasında ortaya çıkmıştır. Vücudumuzda pek çok kas bulunmaktadır. Bu kasların bir kısmı bizi dengede tutmaya yararken bir kısmı da hareketlerimizden sorumludur. Eklemlerimizin etrafına yapışmış olan bu kaslar yapışma yeri ve açısına göre çeşitli hareketlerin yapılmasından sorumludurlar. Genel olarak belli bir yönde eklem hareketini sağlayan bir grup kasımızı dengeleyen ve tam aksi yönde hareketi sağlayan bir başka kas grubu daha vardır. Örneğin, kolumuzu biceps kasımızı kasarak dirseğimizden büktüğümüzde, bu kasımızı dengeleyen ve tam tersi hareketi yapmamızı sağlayan ( kolumuzu dirsek ekleminden açmamızı sağlayan) kas triceps kasıdır. Yine dirsek eklemi için düşündüğümüzde bu iki kasın gerek kuvvet, gerekse de uzunluk ve gerginliklerinin dengede olması gerekmektedir. Eklemi bir yönde hareket ettiren bir kas veya kas grubu çeşitli nedenlerle zayıfladığında veya tam tersi güçlendiğinde eklemin dengesinin bozulması sonucunu doğurur.Bir kas çok kasıldıysa eklemin o yöne doğru hareket etmesine yol açar ve ters yöndeki hareketi de kısıtlar. Bu dengesizlik ilerlediğinde ilgili ekleme stres yüklenmesine yol açar. Kasların bu dengesiz durumu bir süre sonra eklemlerde ağrı oluşmasına yol açar. Aşağıdaki resimde bir eklem için farklı harekete yol açan ve dengede olması gereken iki kası şematik olarak görmektesiniz.
Kas dengesizliği, postür bozukluğu oluşumuna yol açan
nedenlerin başında gelir. Dengesizleşmiş olan kaslarımızı bir süre sonra kendi
isteğimiz ve çabamızla dengeleyemez hale geliriz. Bu durum postür
bozukluğumuzun yerleşmiş olduğu durumdur. Bu aşamadan sonra tek çözüm manuel terapi ile oluşmuş olan
postür bozukluğunun düzeltilmesidir.
Dr.Janda kas dengesizliğine bağlı olarak gelişebilecek üç
temel postür bozukluğu tarif etmiştir. Bunlar Üst çapraz sendromu ( upper cross
syndrome ), alt çapraz sendromu ( lower cross syndrome ) ve layer sendromudur. Bu
bozukluklara ve osteopatik yaklaşım yöntemlerine bir sonraki yazımda
değineceğim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder